|
Atatürk ve
Sanat
Atatürk'ün sanat,sanatçı ve sanatı var eden ortam üstüne düşünceleri:
1)Bir millet sanat sanatçıdan yoksunsa tam bir hayata sahip olamaz.
2)Sanatsız kalan bir milletin hayat damarlından biri kopmuş demektir.
3)Hepimiz milletvekili olabilirsiniz...Bakan olabilirsiniz...Hatta cumhurbaşkanı
olabilrsiniz...Fakat sanatçı olamazsınız.
4)Sanatçıitoplu mda uzun çabalardan sonra alnında ışığı hisseden ilk kişidir
5)Yüjsej bir insan topluluğu olan Türk milletinin tarihsel bir netiliği de güzel
sanatları sevmek ve onda yükselmektir.
6)Bir millet ki resim yapamaz,bir millet ki heykel yapamaz ,bir millet ki fennin
gerektirdiği şeyleri yapamaz;o milletin ilerleme yolunda yeri yoktur.
7)Dünyada uygarlığa ulaşmak,ilerlemek,gelişmek isteyen her millet ister istemez
heykel yapacak ve heykelci yetiştirecektir.
8)Müzil hayattır.Müzikle ilgisi olmayan yaratıklar insan değildir.
9)Memleketler çeşitlidir fakat uygarlık birdir.
10)Amacımız,çağdaş uygarlık düzeyine ulaşmak ve onu aşmaktır.
11)Uygarlığın emrettiğini ve istediğini yapmaki,insanlık için elverir.
12)Eğitim bir milleti ya özgür,bağımsız,şanlı,yüksek bir toplum haline getirir,ya
da köleliğe ve yoksulluğa sürükler
13)Bir millete şerefin,haysiyetin,namusun ve insanlığın doğup yaşayabilmesi,o
milletin özgürlük ve bağımsızlığa sahip olmasına bağlıdır.
14)Her ilerleme ve kurtuluşun anası özgürlüktür.
15)Hehrakde evrende bir hak vardır ve hak kuvvetin üstündedir.
ATATÜRK DİYOR Kİ!
Demokrasi ve Hürriyet
Unutulmamalıdır ki, milletin hâkimiyetini bir şahısta veyahut mahdut eşhasın elinde
bulundurmakta menfaat bekleyen cahil ve gafil insanlar vardır. (Ocak 1923)
Bizim dünya nazarında en büyük kuvvet ve kudretimiz, yeni şekil ve mahiyetimizdir.
(1922)
Korku üzerine hâkimiyet bina edilemez. Toplara istinad eden hâkimiyet pâyidar olmaz.
Böyle bir hâkimiyet ve diktatörlük ancak ihtilâl zuhurunda muvakkat bir zaman için
lâzım olur. (Mart 1930)
Her fert istediğini düşünmek, istediğine inanmak, kendine mahsus siyasî bir fikre
malik olmak, seçtiği bir dinin icaplarını yapmak veya yapmamak hak ve hürriyetlerine
maliktir. Kimsenin fikrine ve vicdanına hâkim olunamaz.
Vicdan hürriyeti, mutlak ve taarruz edilemez, ferdin tabiî haklarının en
mühimlerinden tanınmalıdır. 
Hürriyet, insanın, düşündüğünü ve dilediğini mutlak olarak yapabilmesidir.
Bu tarif, hürriyet kelimesinin en geniş mânasıdır. İnsanlar, bu mânada hürriyete,
hiçbir zaman sahip olamamışlardır ve olamazlar. Çünkü malûmdur ki insan, tabiatın
mahlûkudur. Tabiatın kendisi dahi, mutlak hür değildir; kâinatın kanunlarına
tabidir. Bu sebeple, insan ilk önce, tabiat içinde, tabiatın kanunlarına,
şartlarına, sebeplerine, âmillerine bağlıdır. Meselâ, dünyaya gelmek veya gelmemek
insanın elinde olmamıştır ve değildir. İnsan, dünyaya geldikten sonra da,
daha ilk anda, tabiatın ve birçok mahlûkların zebunudur. Himaye edilmeye, beslenmeye,
bakılmaya, büyütülmeye muhtaçtır. (1930)
Hürriyet ve istiklâl benim karakterimdir.
Hürriyet olmayan bir memlekette ölüm ve çöküntü vardır. Her ilerlemenin ve
kurtuluşun anası hürriyettir. (1906)
Hürriyetten doğan buhranlar ne kadar büyük olursa olsun, hiçbir zaman fazla tazyikin
temin ettiği sahte güvenlikten daha tehlikeli değildir. (1930)
Hürriyet, Türk'ün hayatıdır. (1930)
Asrî demokraside ferdî hürriyetler, hususî bir kıymet ve ehemmiyet almıştır;
artık ferdî hürriyetlere devletin ve hiç kimsenin müdahalesi söz konusu değildir.
Ancak, bu kadar yüksek ve kıymetli olan ferdî hürriyetin, medeni ve demokrat bir
millette, neyi ifade ettiği, hürriyet kelimesinin mutlak surette, düşünülebilen
mânasiyle anlaşılmaz. Söz konusu olan hürriyet toplumsal ve medeni insan
hürriyetidir. Bu sebeple ferdî hürriyeti düşünürken, her ferdin ve nihayet bütün
milletin müşterek menfaati ve devlet mevcudiyeti gözönünde bulundurulmak lâzımdır.
Diğerinin hak ve hürriyeti ve milletin müşterek menfaati ferdî hürriyeti sınırlar.
|

|